Çin’in ve Türklerin eski gölge oyunlarına dayanan çizgi film, 19. yüzyılın başlarında Fransız Emile Reynaud’un çalışmalarıyla hız kazandı. Emile, “Theatre Optique” adında Paris’te ilk sinema salonunu açtı. 1830 senelerinde, resimleri hareket ediyormuş gibi gösteren bâzı oyuncaklar yapıldı. Bu oyuncaklar, 1832’de Joseph Plateau adlı bir Fransız ve “hayat tekerleği” anlamına gelen Zoetrope’un yapımcısı Pierre Devignes tarafından geliştirildi. 1930 senelerinde ses ve desenin az bir zaman sonra da rengin bulunmasıyla çizgi film bütün dünyâya yayıldı.
siyah renkle çizdiği çöpten adamlarını filme aldı. Ancak projeksiyonda negatif film kullanarak siyah fon üstünde hareket eden beyaz figürler elde etti. Bunu, Amerikalı Winson Mclav “Gertie the Trained Dinasaur” adlı filmi tâkib etti. 1913-17 yılları arasında ise, dünyada yeni sanatçılar ve yeni filmler ortaya çıktı. Artık seyirci, çizgi filmi bir eğlence çeşidi olarak görüyordu.
Sesli sinemanın ortaya çıkmasıyla, çizgi filmde yeni bir altın dönem başladı. 1923 senesinde stüdyosunu kuran Walt Disney (1901-1966) “Mickey Mouse-Miki Fare” adlı ilk sesli filmini ve “Donald Duck= Vakvak Kardeş” dizisini ve nihâyet “Snow White and the Seven Dwarfs= Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” adlı uzun bir çizgi film yaptı. Disney’in hayvan tiplerine insan karakteri vererek, gerçeğe yakın bir biçimde filme hareketlilik kazandırması ve çocukları eğlendiren, güldüren, canlı ve müzikli oyunlar sergilemesi, kısa sürede şöhret bulmasına sebeb oldu. Disney’in bu çalışmalarını, Norman Mc. Laren, Alex Alexieff ve Claire Parkef gibi kimseler yeni tekniklerle tâkib ettiler.
Çeşitli gösteriler ve yarışmalar yapılmakta, üniversitelerde ve okullarda film ile ilgili dersler konmaktadır. Çizgi film, artık eğlendirici olmaktan ziyâde, çeşitli tanıtım vâsıtası ve reklâm görevi yapmaktadır. Bu konuda dergi ve kitaplar yayınlanmakta, okullarda eğitici filmler, propaganda filmleri yapılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder